Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Üreticilerimiz, maalesef, Türkiye'de kendisine farklı konularda alan açmak isteyenler tarafından manipüle ediliyor. Bütün bir sektörü töhmet altında bırakmak, en hafif tabiriyle aymazlıktır. Ben bir bakan olarak, bu ülkenin bir evladı olarak buna hiçbir şekilde izin vermem. Bunları bu aymazlıklarından vazgeçmeye çağırıyorum. Çünkü bunun onlara nasıl bir faydası var bilmiyorum ama bu ülkeye hiçbir faydası yok" dedi.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bir dizi programa katılmak için Bursa'da, Orhangazi ilçesinde düzenlenen 'Global Farm Summit 2024-Çiftlik Zirvesi'nin açılış törenine katıldı. Bursa Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan ve sektör temsilcilerinin katıldığı programda konuşan Bakan Yumaklı, ortak akıl çağrısı yaparak, "Umuyorum ki Türkiye'nin, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, Türkiye Yüzyılı'nda o ulaşmak istediği noktaya, daha büyük adımlar atarak, daha çok bilgi ve tecrübe paylaşımı yaparak ulaşması, hep birlikte ortak aklı oluşturmakla mümkün olacak. 2024 yılının artık son ayındayız. 2024 yılını sektörümüz açısından genel bir değerlendirdiğimizde, en çok konuşulan konuların et ve süt sektörü olduğunu hepimiz biliyoruz. Ülkemizin nüfus büyüklüğü, kentleşme oranı, ülkemizin turist ağırlamadaki rekorlar üzerine rekorlar kırması, elbette gıda sektörümüzün de büyümesini teşvik ediyor. Türkiye, bitkisel ve hayvansal üretimde oluşturduğu güçlü altyapısını, bütün bunlara cevap vermek için kullanıyor. Bu altyapının elbette çiftçimizin, üreticimizin alın teriyle birleşmesiyle birlikte bugünkü sonuçları, tarımsal üretimimizin bizi gururlandıran neticelerini alıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada şunu son derece net bir şekilde söyleyebiliriz ki son 21 yılın 17'sinde tarımsal üretimimiz büyüme gösterdi. Gelecek döneme baktığımızda da dünyadaki bütün gelişmeleri hem bugün için söylüyorum hem de geleceğe dönük bütün senaryoları göz önüne aldığımızda, bu sektörün çok daha büyümesi gerektiğini, bunun sadece bir dilek ve temenni değil, bir zorunluluk olduğunu da buradan belirtmem gerekecek" ifadelerini kullandı.
Sektörü korumak için, bakanlık olarak tüm önlemleri aldıklarını ama dünyadaki gelişmelerin etkilerinin, her alanda olduğu gibi, tarım ve hayvancılık sektöründe de hissedildiğini söyleyen Bakan Yumaklı, "Kelebek etkisi diye bir kavram var malumunuz. Artık sadece bulunduğumuz ülkede ya da bulunduğumuz coğrafyada herhangi bir gelişme sizi etkilemiyor. Dünyanın öbür tarafında, aslında sizinle hiç ilgisi olmayan herhangi bir konunun, işte bu kelebek etkisiyle birlikte, bugünün şartlarında hiç de azımsanmayacak ölçüde, bütün sektörleri etkilediğini yakinen müşahede ediyoruz. Covid konusu ya da ülkelerin arasındaki savaşlar ya da küresel iklim değişikliğinin sonuçları, kuraklık, sel, orman yangınları. Orta Doğu'daki şu anda halihazırda çok yakından da takip ettiğimiz değişimler ve değişiklikler, karışıklıklar ve birçok konu, işte bu kelebek etkisini ülkemize kadar getirebiliyor. Elbette ülkemizdeki politikalar da öncelikleri itibarıyla bu ve benzeri durumları göz önüne alarak belirlenmiş ve şekillendirilmiş oluyor. Her yönüyle riskli ortamlara, riskli konjonktürlere dayanıklı bir sektörü oluşturmak zorundayız derken, işte bu basit örneklerden ama aslında etki itibarıyla çok önemli örneklerden yola çıkmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, risk faktörlerini, geliştirdiği güçlü altyapısıyla karşıladığına dikkat çeken Bakan Yumaklı, "Hayvancılık politikalarını desteklemeler, kırsal kalkınma hibeleri, Ar-Ge faaliyetleri ve regülasyonlar olmak üzere, dörtlü sacayağının üzerine oturduğunu söylemem gerekir. Son 22 yıldaki hayvancılığa verilen desteğin, yaklaşık 328 milyar lira olduğunu söylemek istiyorum. 2025 yılında hayvancılığa verilecek olan destek rakamı, 27,6 milyar lira olacak. Tabii direkt destekten bahsediyoruz. Yani dolaylı destekleri de mutlaka ve bunların kuvvetlendirilmesini sağlayacak yan unsurları da kullanmaya devam edeceğiz. Yine yetiştiricilerimizin, üreticilerimizin finansal ihtiyacını karşılamak için uygun oranlı kredileri de sağlamaya devam ettik ve devam edeceğiz" diye konuştu.
Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğiyle birlikte tarım sigortasının öneminin artığına da dikkat çeken Bakan Yumaklı, şöyle konuştu: TARSİM çok önemli, sigorta konusu. Özellikle artık iklim değişikliğinin etkisini, her alanda çok yıkıcı bir biçimde gördüğümüz bu dönemde, sigorta konusunun altını çizmek istiyorum. 1 yıllık bir emek, 6 aylık bir emek, herhangi bir dış etkene veya onun inisiyatifine bırakmamak, sigorta ile mutlaka ama mutlaka güvence altına alınmak durumunda. Dolayısıyla gidilecek olan nokta, bizim tarımsal üretimimizin ayrılmaz bir parçası olan TARSİM ile sigorta konusunu üretimimizin bir parçası yapmaktır. Bizim 2006 yılından bu yana sadece hayvancılık için TARSİM Sigortası'ndan ödemiş olduğumuz rakam, yaklaşık 17 milyar lira. Elbette hiç hasar olmasın, elbette emekler, o kaynaklar olması gerektiği gibi kullanılsın. Ama böyle bir durum da başınıza geldiğinde, onu da güvence altına almayı unutmamak gerekir.
Kırsal kalkınma ve hibe desteklerine de değinen Bakan Yumaklı, şunları söyledi: Malumunuz kırsal kalkınma destekleri var, IPARD var, Uzman Eller var. Bu projeler yaklaşık 95 bine ulaştı. Bunların rakamsal karşılığı 117 milyar lira hibe desteğine geliyor ki; bunun çarpan etkisiyle birlikte, ekonomimize kazandırdığı büyüklüğü de buradan sizin görüşlerinize sunmak istiyorum. Yem bitkileri konusu, bununla alakalı halihazırda Ar-Ge destekleri ve bu desteklerle birlikte verim artışı, yani bunlar sektörün ihtiyacı olan hususlar. Bugün itibarıyla gelinen sonucu söylemek istiyorum, 3 bin 158 litre olan hayvan başına verimi, hedefimiz 5 yıl içerisinde 3 katına çıkarmak. Sektörün içerisinde olan, tecrübesine ve öngörüsüne güvendiğimiz arkadaşlarımızın, bunun kesinlikle ulaşılabilir bir hedef olduğunu söylemeleri de bizi ayrıca umutlandırıyor. Yine keza büyükbaş karkas verimi 22 yıl önce 178 kilogramdı. Bu 287 kilogram şu anda karkas et verimi. Bunu da hedefimiz 380 kilograma çıkarmak.
TAGEM'in geliştirdiği ilk yoğurt formülasyonuna ilişkin konuşan Bakan Yumaklı, "Hayvanların verimliliğinin arttırılmasının yanı sıra gıda alanında da yeni çalışmalara imza atıyoruz. Özellikle TAGEM Tarımsal Araştırma ve Politikalar Genel Müdürlüğümüzün çalışmaları var. TAGEM'e bağlı araştırma enstitülerimizde geliştirilen ve patent başvurusu yapılmış olan, ilk yoğurt formülasyonunun da tanıtımı bugün yapılmış olacak. 3 yıllık bir çalışma ürünü. Bizim Anadolu'nun bir yiyeceği yoğurt, bize mal olmuş, bütün dünyada da aynı isimle anılan bu ürünün, Anadolu'nun farklı yörelerinden toplanıp, izole edilmiş olan yerli ve milli yoğurt mayalarından elde edildiğini söylemek istiyorum. Patent süreci tamamlandığında, bu formülasyonların ticarileşmesi için girişimcilerimizin hizmetine sunulmuş olacak. Böylece süt ürünleri mayalarında, dışa bağımlılığımız tamamen sona ermiş olacak" dedi.
Bakan Yumaklı, konuşmasını şöyle sürdürdü: Şu anda biz hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvan varlığında Avrupa'da 1'inci sıradayız. Süt üretiminde Avrupa'da 2'nci sıradayız. Dünyada da 8'inci sıradayız. Önümüzdeki dönemde elbette bu ilk 8 ülke arasında olmamızı, dünyada sadece bir sonuç olarak görmüyoruz. Mutlaka ama mutlaka yine basamakları yukarı doğru çıkartacak verimli ve kaliteli üretimi arttırma konusunda, ciddi mesai harcamaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde arz ve talep projeksiyonlarına göre, hepinizin malumu üretim planlaması başladı. Bununla ilgili politikalarımızı da uygulamaya devam edeceğiz. Peki bu yaptıklarımız yeterli mi, elbette değil. Sadece bugünü değil ülkemizin gelecek 25 yıllarını, 50 yıllarını planlıyoruz. Bu aşamada güncel, bugünün şartlarını yeterli görmek bizi büyük bir yanılgıya götürür. Dolayısıyla sadece dünyadaki konjonktürü yakalamaktan bahsetmiyorum. Onların da önüne geçecek bir zihinsel devrimi oluşturmaya çalışıyoruz. Sütü süt ırkından, eti et ırkından oluşturmamızın zamanı geldiğini ifade etmek istiyorum. Çünkü kaynaklar kıt ve bunu rantabl kullanma gibi bir zorunluluğumuz var. Hayvansal üretimde en önemli önceliğimizin, tüm üretimimizi yerli imkanlarla karşılamak olduğunu bir kez daha bu kürsüden ifade etmek istiyorum. 2023 yılında malumunuz Tarım Kanunu'nda yaptığımız değişiklikler var. Özellikle bitkisel üretimde, hayvansal üretimde ve su ürünleri üretiminde, üretim planlaması artık Türkiye'de hayata geçmiştir. 40 yıldır konuşulan bir konu, çok şükür ki hayata geçirmek bizlere nasip oldu. Özellikle yem bitkileri üretimini de üretim planlamasının içerisine dahil ettik. Yem bitkisi üretimi yapan çiftçilerimize daha fazla destek vererek, bu konudaki açığımızı kapatmayı hedefliyoruz. Hayvancılık işletmelerinin maliyetlerini düşürmeyi hedefliyoruz. ve en önemlisi de şu ki, bizim üretim planlamamızın ana eksenidir. Bunu da baz alarak yeni hayvancılık üretim bölgeleri belirledik. Süt sığırcılığı, besi sığırcılığı ve beyaz et yani kanatlı üretim bölgeleri de oluşturduk.
Hayvan hastalıklarıyla mücadelede gelinen noktayı da değerlendiren Bakan Yumaklı, "İklim değişikliği başta olmak üzere, artık hastalıkların çok çeşitli varyasyonlarıyla yüzleştiğimiz bir dönemde, hayvan hastalıklarıyla mücadelenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlayalım. Bu yönde Türkiye'de 8 adet veteriner yol kontrol noktaları oluşturuyoruz. Bunlardan 3 tanesi Erzurum, Elazığ ve Ankara, yürürlüğe girdi. Çok yakında Kayseri'den başlamak üzere geri kalan 5 tanesini de tamamlamış olacağız. Özellikle aşılama periyotlarının tekrar gözden geçirildiği ve 2'den 3'e çıkarıldığını söylemek istiyorum, şap aşısıyla alakalı. 2023-2024 arasındaki farkı söylemem gerekir. 2023'teki şap hastalığı görülme oranı, 2024'te yüzde 85 azaldı. Bunu diğer hastalıklara da uygulayacağız inşallah" dedi.
Anaç hayvan sayısının artırılması için de çalışmaların sürdüğünü ifade eden Bakan Yumaklı, "Kendi besi danasını üreten besi işletmelerinin kurulumunu özendirmek için, Et-Süt Kurumu ile TİGEM arasında bir proje başlatıldı ve şu anda hayata geçti. Bakım ve beslemesi elbette süt sığırcılığına nazaran, nispeten daha kolay olan etçi damızlık işletmelerin sayısını arttırmayı da hedefliyoruz. Bundan sonraki dönemde şöyle bir şey düşünülmeyecek. 'Ya acaba önümüzdeki sene bu politika değişir mi', hayır değişmeyecek. Bunun da buradan garantisini vermek istiyorum. Biz ilk defa genç ve kadın girişimcilerimize mevcut desteklerin yanı sıra onlara ilave destekler hem direkt desteklerde hem de finansmana ulaşım aşamalarında sağladık. Özellikle aile işletmeleri burada temel destek kadar, ilave destekler alacaklar. Ari işletmelerde doğan buzağılara, dişi buzağılara ilave 4 katı destek verilecek. Bugün 40 kilo, 50 kilo ortalama süt üreten bir ülkeyle yarışacaksanız, bunu 20 kilogram üretimle yapamazsınız. Maliyetiniz fazla her şeyden önce. Dolayısıyla bu potansiyele sahip olduğumuzun farkındayız. Hep beraber bu farkındalığı, üretime dönüştürmek durumundayız. Ne olacak, hem kendi ihtiyacımızı karşılayacağız hem de etrafımızda bu imkana sahip olmayan, dezavantajlı ülkelere de ihracat imkanı kapıları sonuna kadar önümüze açılmış olacak" diye konuştu.
Kanatlı eti ihracatıyla ilgili de Avrupa Birliği'yle yapılan görüşmelerin sonuç verdiğini söyleyen Bakan Yumaklı, "Özellikle Avrupa Birliği ile geçtiğimiz yıldan bu yana, kanatlı eti ihracatıyla ilgili çok yoğun görüşmelerimiz vardı. Bizler de bu görüşmelerde hakikaten sıkı bastırdık diyeceğim amiyane tabiriyle. Bu yoğun çalışmalarımız hamdolsun sonuç verdi. Özellikle kanatlı eti işleme tesislerinden 8 tesis, Avrupa Birliği'ne ısıl işlem görmüş, kanatlı eti ihracatı yapabilecek, Avrupa Birliği tarafından onaylandı. Ayrıca tamamen ithal edilen yüksek kaliteli spesifik süt ürünlerini de yerli firmalarımız üretmeye başladı. Ürünlerimizin ihraç edilmesiyle ilgili, ülkeler nezdindeki çalışmalarımızın çok yoğun bir şekilde devam ettiğini söylemek istiyorum" dedi.
Bakan Yumaklı, üreticilere yönelik eleştirilere de yanıt vererek, şunları söyledi: Son dönemde bazı hususlar var. Bu üreticilerimize, kendisini bu işe adamış olan üreticilerimize büyük haksızlık olarak gördüğümü defaatle ifade ettiğim bazı hususlar maalesef, Türkiye'de kendisine farklı konularda alan açmak isteyenler tarafından manipüle ediliyor, en hafif tabiriyle. Bu ülkenin üreticisi kendisinden veriyor. Hayatını buna adıyor. Bu eleştirilmesi gereken değil, takdir edilmesi gereken, minnet duyulması gereken bir husustur. Sadece ve de sadece yüzdesel olarak olabilir her ortamda, azaltmak için çalışırsınız o başka bir şey. Ancak bunları göstererek bütün bir sektörü töhmet altında bırakmak en hafif tabiriyle aymazlıktır. Oturduğu yerden hiçbir şey üretmeden, bu ülkenin üreticisine, 'Kafasına göre takılıyor. Bize zehir yediriyor. İşte onlar bu işi hiçbir şekilde bilmezler. Biz bittik, öldük' diye düşünerek nereye ulaşacaklarını zanneden ya da neyi hedefleyenler, bundan ne çıkar elde etmek istediklerini anlayamadığım tipler, bu ülkenin üreticisine haksızlık yapıyorlar. Ben bir bakan olarak, bu ülkenin bırakın bir bakanı, bir evladı olarak buna hiçbir şekilde izin vermem. Onlara gerektiği, hak ettiği cevabı sizler adına vermeye devam edeceğim. Bunları da buradan, bu aymazlıklarımdan vazgeçmeye çağırıyorum. Çünkü bunun onlara nasıl bir faydası var bilmiyorum ama bu ülkeye hiçbir faydası yok. Bu da son derece açık. Sadece muhalefet etme adına, üreticilerimizin bütün ülkemiz için yapmış olduklarını yok saymak, hiç hükmünde bahsetmek hakikaten bırakın üzücü olmayı, akla çok farklı şeyler getiriyor. Bu eleştiri diyemeyeceğim. Çok farklı amaçlara ulaşmak isteyenlere de bu faaliyetlerinden ya da söylemlerinden vazgeçmeyi tekraren tavsiye ediyorum.